REŞADİYE

Reşadiye adını taşıyan İskefsir’in eski bir tarihi vardır. 20. Yüzyılda yapılan arkeolojik araştırmalar Anadolu’nun çok eski bir yerleşim bölgesi olduğunu ortaya koymaktadır. Reşadiye ve Mesudiye M.Ö.II. binin başlarında Anadolu’da hükümran olan Hitit ve Urartu Krallıklarının sınırı içinde gözükmektedir.

Daha sonra M.Ö. 670 yıllarında bölgemize Miletos’lular hakim olmuşlardır. Miletoslular sonraki yıllarda Pontuslular’la içiçe yaşayarak onlarla bütünleştiler. Pontus Kralı’nın M.Ö. 63-88 yıllarında Romalılar’a yenilmesiyle bu bölge Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline gelmiştir.

Bölgemize Türkler ilk defa kavimler göçü esnasında gelmeye başladılar (M.S.450). Ancak bu yerleşimin sınırları ve mahiyeti hakkında bilgimiz çok sınırlıdır.

Anadolu Selçukluları’ndan sonra, Danişmend Gazi’nin kendi adıyla kurduğu Danişmendli Devleti’nin fütûhâtıyla yöremiz Türk-İslam hakimiyetine girdi (1095-1175).

Moğollar’la Selçuklular’ın Kösedağ’da savaşından sonra bu yöre İlhanlılar’ın eline geçmiştir. 1344 yılında İlhanlılar’ın hakimiyetinin sona ermesiyle Oğuz boyları Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bağımsız yönetimler kurmaya başlamışlardır.1380’li yıllarda Oğuz Çepni beylerinden Hacıemiroğulları tarafından fethedilmiştir.Daha sonra 1427 yılında Osmanlılar bu bölgeyi ilhak etmişlerdir.Hacıemiroğulları’nın fethiyle birlikte bu bölgeye Oğuzlar’ın Çepni, Döğer, Eymür, Karkın, Ala-yuntlu, Bayındır ve İğdir boyları yerleşmiştir.

Bu boylar çoğu yere kendi isimlerini veya fetihte yararlılık gösteren askerlerin ya da komutanların ismini vermişlerdir. Mesela Yağsıyan köyü ismini Danişmend Hükümdarı Sultan Mesud’un damadı Yağıbasan’dan almıştır, Danişment isimli köyümüz de ismini Danişmentlilerden almaktadır. Ayrıca Cimidede, Hasanşeyh ve Nebişeyh köyleri isimlerini kurucularından almışlardır.

Reşadiye’ye ait elimizdeki en eski belge 1455 tarihli Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ndeki Tapu Tahrir Defteri’dir. Bu defterin ismi Cem‘u’l-Cumû‘-i Vilâyet-i Bayramlu Me‘a İskefsir ve Milas’dır. Bu defterin 23 sayfası eksiktir ve eksik olarak ciltlenmiştir. Bu eksik sayfalar İskefsir’e aittir. Bu defterdeki Bayramlu Ordu’ya, İskefsir Reşadiye’ye, Milas Mesudiye’ye tekabül etmektedir.

Hacıemiroğulları’nın bu bölgeyi fethiyle yönetim Türkler’in eline geçmiştir. Türkler’in engin hoşgörüsü sayesinde bu bölgedeki Rumlar çok rahat bir hayat sürmüşlerdir. Dini hayatlarına karışılmayan bu insanlar demokratik haklarını kullanarak din değişikliğine gitmemişlerdir.

Eski Kapadokya arazisi elden ele geçmiş, değişik milletler bu arazide medeniyetler kurmuşlardır. Sırasıyla İraniler, Büyük İskender, Pontuslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Danişmendliler, Kadı Burhanettin, Akkoyunlular bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Sonraları da bu arazi Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine geçmiştir.

Reşadiye’nin eski ismi olarak bilinen İskefsir’in tarihi 15. yy’a kadar gitmektedir.Bu bölgeden geçerek Erzurum’a giden yine aynı güzergahtan İstanbul’a dönen meşhur Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu bölgeden bahsetmektedir. O yüzyıllarda Doğu ile Batı arasında kara ulaşımının yapıldığı “Şark Yolu” diye adlandırılan yolun Reşadiye’den geçtiği Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde belirtilmektedir. Bu yol üzerinde eskiden kalma büyük mezarlıklar halen mevcuttur.

Eski tarihlerde Şark-i Karahisar’ın Erzurumvilayetine bağlı olduğu görülür. İskefsir hakkındaki araştırmalarda “Erzurum Mihimme Defterleri” ile Şebinkarahisar hakkında yazılmışolan eski eserlere bakıldığında Şark-i Karahisar’ın daha sonra Erzurum’dan ayrılarak Sivas’a bağlandığı görülmektedir.

Önceleri Hamidiye Milas (Mesudiye) ilçesine bağlı olan İskefsir Nahiyesi bugünkü yerine 1906 yılında Sivas Valisi Reşit Paşa’nın emirleri doğrultusunda, Şark-i Karahisar Sancağı Mutasarrıfı Cevat Bey, yanında Mesudiye Kazası Kaymakamı Sırrı Bey, Taburağası Ahmet Bey, Mesudiyeli Ali Çavuşzade, İsmail Bey, Kızılcaviran köyünden Celebzade Ethem Efendi (Atasoy), Hacı Osmanzade, Şükrü ve Kamil Efendiler, İsmail Efendi, Çengibağı (Gürpınar) Köyünden meşhur Şehremini Rıdvan Paşa’nın Ağası Hıdırzade Ahmet Ağa, Bozçalıköyünden Hacı Abidinzade Abdullah Efendi ile civar köyler eşraf ve halkının katılımıyla Kelkit Irmağı’nın kuzey tarafında ilçe merkezinin kurulmasına karar verilmiştir. Bu hususta kazanın kurularak Tokat’a bağlanmasına dair Padişah fermanı çıkıyor. İskefsir’in Hamidiye’den ayrılmasının sebebi; İskefsir köylerinin kaza merkezine uzak olmasını, bugünkü kaza merkezine bir medrese yapılmasını ve senede iki kere Çermik Panayırı’nın burada kurulmasını ve halkın burada toplanmaya alışık olmasını ve devlet otoritesinin daha iyi sağlanacağını sayabiliriz.

1664 yılında Erzurum’a bağlı iken daha sonraları Sivas Vilayetine bağlanan İskefsir, 1906 yılında bugünkü yerinde ilçe olarak kurulmuş ve İskefsir olan adı, Sultan Mehmet Reşad adına izafeten Sivas valisi Reşit paşa tarafından Reşadiye olarak değiştirilmiştir. İlk Belediye Başkanı İsmail Efendidir. Cumhuriyetten sonraki taksimatta Tokat Vilayeti’ne bağlanmıştır.

Reşadiye kazası 10 Haziran 1912 tarihinde Şura-yı Devlet (Danıştay): 1-Osmaniye 2-Orhaniye 3-Cami-i Kebîr 4-Köprübaşı 5-Şeyh Yakub isimleriyle beş mahalleye ayrılmıştır.

1927-28 Türkiye Cumhuriyeti Salnamesi (Yıllık)’ne göre Reşadiye’nin sosyo-ekonomik yapısı şöyledir: Reşadiye kazâsı Bereketli nahiyesi ile 98 adet köye sahiptir.

Bu salnameye göre Reşadiye’nin 75 000 hektar ormanı bulunmaktadır. Bu ormanların 45 000 hektarı kayın, 15 000 hektarı sarıçam ve 15 000 hektarı meşedir.

1927-1928 yıllarında Reşadiye’de Cumhuriyet Halk Fırkası, Hilâl-i Ahmer (Kızılay), Himâye-i Etfâl (Çocuk Esirgeme), Türk Ocağı ve Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu) şubeleri bulunmaktadır.

1912 yılında Reşadiye’ye bağlı 75 köyde 9511 erkek ve 8354 kadın olmak üzere 17865 kişi yaşamaktadır.

1927-1928 yıllarında Reşadiye’de 12466 erkek 14906 kadın olmak üzere toplam 27372 insan yaşamaktadır. Burada dikkatinizi çekmek istiyorum Cumhuriyet’le beraber erkek nüfusunda büyük bir düşüş açıkça gözükmektedir. Bu durum büyüklerimizin Kurtuluş Savaşı’nda ülkemiz için cepheye gittiğini ve Çanakkale’de kahramanca şehit olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. Millî Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı Şehitlerimiz isimli yayınında kazamıza ait 105 şehidimizin ismi geçmektedir.( Kaynak: Yaşar CELEP Başbakanlık Devlet Arşivleri Uzmanı)

1939 yılında 26 Aralık’ı 27 Aralık’a bağlayan gece, sabaha karşı tarihte “ Erzincan Depremi” olarak da bilinen Deprem Reşadiye ve köylerinde etkili olmuş ve bu Depremde Reşadiye’de ayakta tek bir bina kalmamıştır. Bu haliyle ilçe merkezi ve köyleri uzun bir süre kendi kaderine terk edilmiştir. Köylerle birlikte toplam 2100 kişinin öldüğü resmi kayıtlarda mevcuttur. Zamanın Tokat valisi İzzeddin Çağpar, İlçe Kaymakamı Necati Gökmoğol ve oluşturulan kurulun uzun tartışmaları sonucu yeni Reşadiye’nin yerleşim yeri, eski yerleşim yerinin kuzeyine dağ eteğine kaydırılmıştır.

Salı günü sabaha karşıkış günü vukubulan bu depremden evvel Reşadiyemizdeki mevcut binalar şöylece idi: Bir Hükümet konağı, Belediye ve Askerlik Şubesi binası ve dispanser, beş sınıflı mükemmel bir Gazi İlk Okul binası,talebe için bir pansiyon binası, Jandarma ve Tevkifhane binası,Postahane,binası, taş minareli güzel bir camii, ruhsatı alınmak üzere olan ve bütün dolapları eczayı tıbbiye ile dolmuş bir eczane, bahçelerle çevrilmiş iki katlı konaklar, evler, yedi fırın, üç demirci dükkanı, bir kalaycı dükkanı, bir bakırcı dükkanı, iki berber dükkanı, altı terzi dükkanı,beş bakkaliye mağazası, bir hırdavat dükkanı, beş kahvehane, bir fotoğrafçı ve kuyumcu dükkanı, bir kasap, iki kunduracı dükkanı, bir lokanta, bir otel, dört han, inhisar bayileri mağazaları, dört manifatura mağazası, hal vesaire mevcut idi.

Uzun yıllar deprem yarasını sarmaya çalışan Reşadiye’de 1966 yılından sonra zamanın idarecilerinin yoğun çalışmaları ve Reşadiye halkının da katkılarıyla yeni bir atılım ve yapılanma ortaya çıkmış, önce maddi sorunlar aşılıp, günün şartları içinde son derece önemli yatırımlar gerçekleşmiştir.

1970’li yıllarda tüm Türkiye’de olduğu gibi Reşadiye’de yurt dışına çok sayıda işçi göndermiştir. Bu işçiler kazançlarını ilçelerine aktarmışlar böylece ilçe merkezi ve bazı bölgeleri hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir.

Bugüne kadar Reşadiye’de Romalılara, Bizanslılara ve Türklere ait çeşitli seramik eşyalar, sikke, yayla ve köylere yayılmış tarihi mezarlar bulunmuştur. Köylerde yer yer bozulmuş kale kalıntılarına rastlanır. Tamamı yıkılmıştır, Çoğunun temel harabeleri kalmıştır. Göllüköy, Çamlıkaya, Saraydüzü, Kalecik, Mengen Kalesi, Kaledüzü, Kızılcaören, Turaç Köyü ve Cimitekke Yaylasında Bizans dönemine ait olan ve sonraları Müslümanların da defnedildiği tarihi mezarlar alanı vardır.

Reşadiye, Anadolu’nun orta kesiminde Kızılırmak yayı içinde kalan Kapadokya arazisi içerisinde yer alan Tokat ilinin bir ilçesidir. Kelkit Irmağının kenarında, E 80 (D100) karayolu üzerinde şirin bir ilçedir Reşadiye.

Reşadiye’nin coğrafi özellikler bakımından çam ormanlarıyla kaplı olması, güzel ve şirin bir yer olması, kışın sert geçen iklim koşullarından fazla etkilenmemesi, köylerin konumuna göre merkezi bir yerde olması, sağlığa yararlı kaplıcalarının bulunması, Kelkit vadisi üzerindeki Şark Yolunun buradan geçmesi ilçe merkezi olarak seçilmesini etkileyen nedenlerdir.

Reşadiye Kaplıcaları

Reşadiye kaplıcaları Tokat ili Reşadiye ilçesinde  bulunur. Kaplıcada tatilinizi uygun fiyatta dinlenerek yapacağınız pansiyon, oteller, motel, apart, resort tesisleri bulunur. Reşadiye  kaplıcası resimleri fotoğrafları telefonları bilgileri ilgili sayfalarda belirtilmiştir. Tatiliniz Reşadiye kaplıcasından kaplıca otelleri motelleri dinlenme tatil yapma imkanı

Reşadiye kaplıcaları Tokat ili Reşadiye ilçesinde  bulunur. Kaplıcada tatilinizi uygun fiyatta dinlenerek yapacağınız pansiyon, oteller, motel, apart, resort tesisleri bulunur. Reşadiye  kaplıcası resimleri fotoğrafları telefonları bilgileri ilgili sayfalarda belirtilmiştir. Tatiliniz Reşadiye kaplıcasından kaplıca otelleri motelleri dinlenme tatil yapma imkanı bulursunuz. Termal kaplıca Reşadiye kaplıcalarındaki pansiyonu oteli moteli ile  Reşadiye kaplıcalarının tesisin bütçenize uygun otel ve tesisinden faydalanabilirsiniz. Reşadiye  kaplıcalarına ulaşım kara yolu ile sağlanır.

 

Reşadiye kaplıcaları Konumu:

Kaplıca alanı, Tokat İli’nin güneydoğusunda bulunan Reşadiye İlçe merkezinde yer almaktadır. Kelkit Çayı kıyısında bulunan Reşadiye, Orta Karadeniz Bölgesinin geçiş noktası olarak kabul edilmektedir.

 

Reşadiye kaplıcaları Ulaşım Olanakları:

E80 karayolu üzerinde bulunan Reşadiye, Tokat İl merkezine 90 km. uzaklıktadır. Havayolu ulaşımı ise 198 km mesafedeki Sivas ve 220 km. mesafedeki Samsun havaalanları ile sağlanmaktadır.
Reşadiye kaplıcaları Yükseklik: Denizden yüksekliği 450 m. dir.

 

Reşadiye İklim Özellikleri:

İç Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinin geçiş noktasında bulunan Reşadiye’de, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçmektedir. İlçe merkezinin kış aylarında fazla kar tutmamasına karşın, yüksek rakımdan dolayı kış mevsimi ilçe genelinde şiddetli geçmektedir.

 

Reşadiye kaplıcaları Tedavi (Endikasyon) Özellikleri ve tedavi ettiği hastalıklar:

Kaplıca suyunun Sağlık Bakanlığınca tespit edilmiş tedavi özellikleri aşağıda belirtilmiştir: Hekim kontrolünde banyo uygulamaları şeklinde inflamatuvar romatizmal hastalıkların (romatiod, artrit, ankilozan, spondilit başta olmak üzere) kronik dönemlerde; kronik bel ağrısı, osteoartrit gibi noninflamatuvar eklem hastalıklarının; miyozit, tendinit, travma, fibromiyalji sendromu gibi yumuşak doku hastalıklarının tedavisinde tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında, kronik dönemdeki seçilmiş nörolojik rahatsızlıklarda, cerebral palsy gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, stres bozukluğu, nörovejetatif distoniler örneklerindeki gibi genel stres bozukluklarında ve spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir niteliktedir. Suyun içerdiği arsenik miktarı izin verilen değerlerin oldukça üzerindedir. Bu nedenle bu kaynaktan içme uygulamaları şeklinde yararlanılması sakıncalıdır. Suyun içme ve inhalasyon maksadı ile kullanımı kesinlikle engellenmelidir.

 

Reşadiye kaplıcaları Termal Su ÖzellikleriFiziksel Özellikler:

Fiziksel Özellikler: Kokusuz, Gazlı, Renk 122.0(pt/co), S:02-21.7, Renksiz, Berrak
Reşadiye kaplıcaları Kimyasal Özellikler: Sodyum, Potasyum, Magnezyum
Reşadiye kaplıcaları Fiziko Kimyasal Özellikler: Ph:6.86,İletkenlik:4657.6,Co2:1.71
Reşadiye kaplıcaları: Radyoaktivitesi    13-25
Reşadiye kaplıcaları Sıcaklık: 48-52 ºC

 

Reşadiye kaplıcaları genel bilgiler:

İlçede sağaltım özellikleri taşıyan kaynaklar ilçe turizminin önemli bir parçasıdır.Reşadiye İçme suyu için, İstanbul Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve Hidro-Klimatoloji Araştırma Merkezi’nce verilen tıbbi raporda analiz sonuçları şöyledir: “48 derecede hipertermal ısı, litrede 4 gr’ın üzerinde yüksek mineral içeren kaplıcada her türlü romatizma hastalığı, ortopedik (kırık çıkık) rahatsızlıklar, ameliyat sonu sekmeler ve kadın iç hastalıkları tedavisi mümkündür.”Suyu hafif tuzlu, ekşi, kokusuz ve renksiz olan Reşadiye Çermiği 40 – 49°C sıcaklığa sahiptir. Romatizma, çeşitli ağrılı hastalıklar ve deri hastalıklarına iyi geldiği belirtilmektedir.
Reşadiye Coğrafi Yapı

Reşadiye, Orta Karadeniz Bölgesi’nde yer alır. Doğusunda Koyulhisar (Sivas), kuzey doğusunda Mesudiye (Ordu), batıda Niksar (Tokat), kuzeyinde Aybastı (Ordu) Başçiftlik (Tokat) ve Gölköy (Ordu) ile güneyinde Almus (Tokat), Hafik ve Doğanşar (Sivas) ilçeleri ile sınırdır.

İlçenin yüzölçümü 1162 km2, rakımı 450 metredir.

Reşadiye ilçesi Kuzey yarım kürede 40’ 25 dakika enlem ve 37’ 20 dakika doğu boylamının kesiştiği yerdedir.

İlçe Karadeniz iklimi ile İç Anadolu ikliminin müşterek özelliklerini taşıyan iklime sahiptir. Reşadiye’de, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçmektedir. İlçe merkezinin kış aylarında fazla kar tutmamasına karşın yüksek rakımdan oluşan ilçe genelinde kış şiddetli geçmektedir. İlkbahar ve kış aylarında bol yağışlı geçmektedir.

İlçenin arazi yapısının dağlık olması nedeniyle geniş ovası bulunmamaktadır. Ancak ovacık, meydanlar, yazı ve düzlükleri ekim ve dikime müsaittir.

İlçenin kuzeyinde Canik dağları uzantısı bulunup bu dağların yüksek kesimlerinde otlaklık yerler ve büyük yaylalar mevcuttur. Reşadiye ilçesi yaylalar yönünden oldukça zengindir. 44 yaylanın içerisinde en çok bilinen yaylası Selemen, Cimban, Gedik ve Batmış yaylasıdır. İlçede Kelkit Çayı, Tozanlı Çayı, Delice Çayı, Tombalak, Köy ve Reşit dereleri mevcuttur.

Ayrıca doğal güzellikler bakımından zengin olan Zınav, Göllüköy, Gödölöş, Kurt, Gındıralı, Mehmetbey ve Sülük Gölü de Reşadiye’nin coğrafi zenginlikleridir. Zinav Gölü 348.514 m2 alana sahip, etrafı ormanla çevrili, dinlenme ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Göllüköy Gölü ise daha küçük bir göl olup 147.486 m2 alana sahiptir.

Yerleşim yeri olarak iki vadi arasında Kelkit ırmağı üzerine kurulmuştur. İlçeye bağlı köyler dağlık ve engebeli araziye sahiptir ve hayvancılıkla geçimini temin etmektedirler.

İlçenin en önemli akarsu kaynağı Kelkit Çayı ve Tozanlı bölgesinden geçmekte olan Yeşil ırmağın kolu olan Tozanlı çayıdır. Yeterli miktarda sulama suyu olarak kullanılmamaktadır. 2009-2010 yılları arasında Kelkit vadisi üzerinde 5 adet hidroelektrik santrali proje çalışmaları başlamıştır.

Yer Şekilleri: Reşadiye, yer şekilleri bakımından çeşitlilik gösteren bir yerleşim merkezidir. İlçe, Tokat’ın diğer ilçeleriyle karşılaştırılırsa eğim ve engebenin burada oldukça fazla olduğu görülür. Arazi kırık; eğim fazla ve yer yer platolarla çevrilidir. Ortalama yükseltisi 1500 metrenin üzerindedir, ilçe merkezinin rakımı ise 450 metredir.

DAĞLAR


Reşadiye Orta Karadeniz Bölgesiyle, İç Anadolu Bölgesi arasında bir geçiş alanı oluşturur. Karadeniz’in tamamının oluşumu gibi burası da üçüncü ve dördüncü jeolojik zamanda oluşmuş, yer yer oturmasını tamamlamamış bir bölümdür. Bu bölümdeki dağların büyük çoğunluğunu sıradağlar oluşturmaktadır. İlçe Konale Fay Hattı üzerinde yer alır. 1.Derece deprem kuşağı üzerindedir ve bu faylar halen diridir.

Kelkit Irmağı kıyısında kurulmuş bulunan Reşadiye’nin en yüksek tepesi Çamlıkaya sınırları içerisinde yer alan Erdem Baba Tepesi’dir (2183m). Bunu; Küçük Erdem Tepesi (2113 m), Kabak Tepe (2037 m), Çal Tepesi (2022 m), Mektep Tepesi (2002 m), Tömbül Tepesi (2000m), Lalelik Tepesi (1922m). Bu yüksekliklerin tümü Günüş Dağı’nda bulunmaktadır.

MAĞARALAR


Reşadiye’nin köylerinde gerek doğal oluşum, gerekse insan eliyle yapılmış mağaralara rastlanır.

Başlıcaları şunlardır:
◦ Çamlıkaya Köyü sınırları içerisinde Kokurdan Mağarası
◦ Baydarlı Kasabası sınırları içerisinde; Güngerit ve Tilkidibi Mağarası
◦ Demircili sınırları içerisinde Kızıl Mağara
◦ Cimitekke-Kavaklıdere arasında; Deliklikaya Mağarası,
◦ Yolüstü sınırları içerisinde; İnkaya Mağarası
◦ Nebişeyh-Kapaklı Köyü arasında; Kayadibi Mağarası
◦ Büşürüm sınırları içerisinde; Abudeliği Mağarası bulunmaktadır.

İlçenin başlıca boğaz ve gedikleri şunlardır:
◦ Döğüş Gediği : Abdurrahmanlı-Esenköy arasında bulunur.
◦ Konak Boğazı :Demircili Köyü yöresindedir.
◦ Gedik Boğazı :Yolüstü-Bereketli arasındadır.
◦ Kaya Boğazı :Kapaklı köyünü Taşlıca köyüne bağlar.

İKLİM


İklim bakımından İç Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinin geçiş noktasında bulunan Reşadiye’de, yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve sert geçmektedir. İlçe merkezinin kış aylarında fazla kar tutmamasına karşın yüksek rakımdan oluşan ilçe genelinde kış şiddetli geçmektedir.

İlçede hava durumunun uzun yıllar içindeki seyri incelendiğinde şu genel özelliklerin ortaya çıktığı görülür: Yazlar sıcak ve kurak. Kışlar soğuk ve sert geçer. En fazla yağış ilkbaharda görülür. En düşük yağış yaz aylarındadır.